8 Nisan 2008 Salı

İlk İletişim Aracı Olarak Ağlama Biçimleri ve Nedenleri

İlk İletişim Aracı Olarak Ağlama Biçimleri ve Nedenleri

Hayatın ilk günlerinde seslendirme, ağlama şeklindedir.Bu nedenle ağlama bir iletişim aracı niteliğindedir.Yedi haftalıktan küçük çocuklarda açlık ağlamak için en önemli nedenlerden biriyken, gürültü ve ışık ikinci dereceden önemli nedenler arasından sayılabilir.

Daha üç aylık bile olmadan çocuk, ağlamanın ilgi toplamak için bir yöntem olduğunu öğrenir.Daha ileri aylarda çocuk aç, yorgun olduğu, korktuğu, ya da yapmakta olduğu faaliyet kesildiği zaman ağlar.

Cıvıldama

Cıvıldama

İkinci ayın sonundan itibaren ilk zamanlara oranla daha az ağlamaya rastlanırken, bebekler kumru gibi sesler çıkarmaya başlarlar. Bu ilkel seslerin çevresel etkilerden ve işitme algısından bağımsız olarak meydana geldiği görülür.
Heceleme
Beş ve altıncı aylarda , kumru gibi ses çıkarma tek heceli anlamsız sözcüklere dönüşür. Çocuk artık seslendirmelerini dikkat çekmek, isteklerini açığa vurmak ya da karşı olduğunu belirtmek üzere kullanmaya başlar. Yani, bu ilkel dilini hem kendini ifade etmek , hem de diğerlerinin davranışını değiştirmek amacıyla kullanır.

İlk Sözcükler


Bebeğin ilk sözcükleri unutmayacak bir andır. Bebeğin ilk anlaşılır sözcüklerini söylediği günü daima hatırlarız. Artık bizim anlayabileceğiniz bir dilde iletişim kurmaya, düşündüklerini ve isteklerini bize anlatmaya başlamıştır. Bu durum için, yaş değişkenlik gösterse bile genellikle ilk sözcükler 10 ve 15 ay arası otaya çıkar. Bebeğin mırıldanırken sık sık "anne" ve "baba" sözcüklerini kullandığını gözlemleriz. Bunu doğal ortamda, bir kişiyi ya da bir nesneyi isimlendirerek yaptığında daha da emin oluruz. Örneğin, banyosu için su sesi duyduğunda "ba" demesi gibi.

İlk sözcükleri, genellikle kendisi için önemli olan "anne", "baba" gibi insanlar ya da günlük çevrede sık kullanılan "top" vb. nesnelerdir. Daha sonra, isteklerini ifade eden ya da eylem içeren, "bay bay" ya da "attı" gibi, sözcüklere geçerler. İsteklerini yalnızca ağlayarak anlatabilen yeni doğmuş bir çocuğun; öyküler anlatan, istekleri olan, şakalar yapan ve birçok soru soran bir çocuğa dönüşmesi gerçekten de şaşırtıcıdır.

Bebek Konuşması

Bebek Konuşması

Yetişkinlerin ve çocukların, bebeklerle konuşurken ses tonlarını ve şiddetlerini değiştirdiklerini daha melodik bir konuşma tarzını benimsediklerini de gözleyebilirsiniz. Buna bebek konuşması denir. Bunu yetişkinler bilinçli olarak değil, kendiliğinden yaparlar. Araştırmalar, bu tarz konuşmaların bebekler için çok yararlı olduğunu göstermektedir. Böylece bebekler, konuşmalar sırasında farklı sesler duyabilir ve farklı sözcüklerin anlamlarını öğrenebilirler. Bu, farkında olmadan yaptığımız bebek gibi konuşmak, nasıl bir konuşma tarzıdır? Bebek gibi konuşurken gerçekte neler olur.

Bu konuşma tarzında kendinizi;
• daha yavaş ritimle ve uzatarak konuşurken
• daha yüksek sesle konuşurken
• sözcükleri tekrarlarken
• konuşmalarınızı basitleştirirken
• sesleri vurgularken
• sözcükleri vurgularken bulabilirsiniz.
İlk başta, bebekle bu tarzda konuşurken komik duruma düştüğünüzü sanabilirsiniz, ancak bu değişik konuşma şeklinizin, bebeğin dikkatini daha çok çektiğini göreceksiniz

Ailenin Öğretebildikleri

Ailenin öğretebildikleri

Bebekler, doğuştan dil ve konuşma yeteneğiyle doğarlar; ancak ailenin yardımı çok önemlidir. Araştırmalar, çocuğun nasıl ve ne zaman konuşmayı öğrendiği konusunda, ailesinin desteğinin olumlu etkisi olduğunu göstermektedir.

Dili kullanmayı öğrenmek dereceli bir süreçtir. Bebek, çevresinde konuşulan dili dinlemekten mutlu olacaktır ve duyduklarını, pratik yaparak konuşmayı öğrenecektir. Önce kendisine söylenen şeyleri anlamaya, daha sonra da sözcükleri tek tek kullanmaya başlayacaktır. Başlangıçta bu sözcükleri tutarsız olarak kullanabilir. Daha sonra bu sözcüklerle basit cümleler kuracak ve en sonunda da daha uzun ve anlaşılır cümleler kurarak, hangi sesleri kullanacağını doğru olarak öğrenecektir.

Birçok aile, çocukların nasıl ve ne zaman konuşması gerektiğini bilmekte güçlük çekerler. Ancak, her çocuğun kapasitesinin farklı olduğunu unutmamak gerekir. Aynı ailedeki çocukların konuşmayı öğrenme süreleri farklı olabilir. Kız çocukları, erkek çocuklarına göre konuşmayı daha erken kazanabilmektedirler. Burada önemli olan, çocuğun dil gelişiminde tutarlı olmasıdır.

Dil Gelişiminde 0-1 Yaş

0-1 Yaş

Bebeğin dili öğrenmesi doğumla başlar. Dolayısıyla, ona yardım etmek için hiçbir zaman çok erken değildir. Bebekler, çevrelerinde duydukları sesleri dinlerler. Ayrıca, ne zaman mutlu ve ne zaman mutsuz olduklarını bilmemiz için sesler çıkarırlar.

Bu ilk aylarda konuşmanın temelleri hazırlanmıştır. Sizin konuşmanız sırasında, bebek size mırıldanarak ya da yüz mimikleriyle gülümseyerek tepki verir ya da motor hareketlerle el sallama ve tekme hareketleriyle yanıt verir. Bebekle konuşurken, diğer yetişkinlerle konuştuğunuz gibi davranın. Bir şey söyleyin ve sizi yanıtlamasını bekleyin, ardından tekrar bir şey söyleyin.

Dil Gelişiminde 1-2 Yaş

1-2 YAŞ

12 aylık dönemde hemen hemen tüm çocuklar ilk sözcüklerini söylerler. Ancak, bu çok değişken olabilir; kimileri bunu sekizinci ayda gerçekleştirirken, kimileri de 18 aylık döneme kadar bunu gerçekleştirememiş olabilir.

Bu dönemde önemli olan, çocuğun seslerle değişik ton ve şiddette denemeler yapmasıdır. Bu dönem içinde çocuğunuz daha fazla oyun oynamaya başlayacak ve aynı şarkıyı ya da ninniyi defalarca dinlemekten zevk alacaktır. Bu sizin için çok sıkıcı olabilir, ama onun için önemlidir. Çocuğunuz, daha fazla sözcük öğrenmeye başlayacak ve bu sözcükler daha anlaşılır hale gelecektir.

Dil Gelişiminde 12-18 Ay Arası

12-18 AY ARASI

• Çocuğunuzla iletişiminizde basit ve kısa cümleler kullanın.
• Doğal bir formda, ancak yavaş, anlaşılır ve açık konuşun.
• Çocuğunuzun sözcük kazanımı için, tercihli sözcüklerle soru yönelterek model olun. Örneğin; elma ya da muz ister misin? gibi.
• Oynayabileceği bazı oyuncakları sağlayın. Örneğin; oyuncak bir telefon, konuşma taklitleri yapabileceği en iyi oyuncaktır.

Dil Gelişiminde 18-24 Ay Arası

18-24 AY ARASI

• Yaptığınız aktiviteleri ve ne olduğunu anlatıp, tanımlayın.
• Birlikte bazı günlük aktiviteler yapın, böylece konuşacak çok şey olacaktır.
• Çocuğunuzun oyun içinde gerçek nesnelerle oynamasını teşvik edin, örneğin; gerçek yiyecekler kullanılan bir çay partisi gibi.
• Resimli olay ya da nesne kartlarıyla grup oyunları oynayın, bulmacalar çözün.
• Geçmişten, günümüzden ve gelecekten söz edin; bugün ne yaptınız, yarın büyükanne gelecek gibi.
• Eğer çocuğunuzun çıkarabildiği bir ses varsa (örneğin; baa), bu sesle başlayan ve çevresinde bulunan nesneleri öncelikle sözcük dağarcığına kazandırmayı hedefleyin. Örneğin; bardak gibi. Bu sözcüğü basit cümlelerde ve duruma uygun ifadelerin içinde kullanın.
• Hedeflediğiniz ve çıkarabildiği sese ilişkin sözcük kartları oluşturun. Bu kartlarla evin içinde çeşitli oyun ortamları hazırlayın. Karttaki sözcüğü göstererek ismini söyleyin. Sözcüğün nasıl söylendiğini duymasına yardımcı olun. Bazen ona da sorarak isimlendirmesini isteyin. Her ne şekilde isimlendirme yaparsa yapsın, doğru kabul edip, tekrar geri iletim sağlayın. Örneğin; Evet bu bir "bardak". Daha sonra /b/ sesiyle başlayan diğer karta geçin. Unutmayın, bu sadece bir oyundur, çocukları zorlamak ve terapist rolü oynamak çocuğunuz için gereksiz ve sakıncalı olacaktır. Kendi gelişim süreci içinde yalnızca onu desteklemeyi hedef alın.

İfade Edici Dilin Ortaya Çıkması

İfade Edici Dilin Ortaya Çıkması

Çoğu anne-baba, bebeklerinin ilk sözcüklerini duymanın heyecanını hatırlayabilir. Fakat bu önemli başarı bir gecede ortaya çıkmaz. Aslında, bebekler bir sabah tüm cümleleri kazanmış olarak uyanmazlar. Gerçekte, hastanede duyulan ilk çığlıktan "da-da" ya da "ma-ma" gibi kontrollü ifadelere gelişme yavaş, sistematik ve bir çok çocuk açısından önceden tahmin edilebilir.

Stark (1979), beş aşamalı dönemden oluşan dil-öncesi dönemi tanımlayan bir çerçeve oluşturmuştur. Dil gelişiminin bu ilk dönemleriyle ilgili olarak, yol gösterici olması açısından Stark'ın modeli kullanılacaktır. Ancak önce bir uyarıda bulunmak gereklidir: Dil gelişimi bireyseldir. Gelişimle ilgili genellemeler yapılması mümkün olsa da, bu genellemeler her çocuk için doğru değildir. Çocuklar arasında dil gelişimi açısından büyük farklılıklar vardır. Bu nedenle, bir çocuğu dil bozukluğu hakkında konuşulurken çok dikkatli olunmalıdır. Çünkü, çocuk aşağıda tanımlanan dönemlere harfiyen uymaz. Bu dönemlerin ötesinde gelişim gösteren bir çocukla ilgili olarak aşırı heyecanlanmak da bir hata olabilir. Bununla birlikte, çocuğun normal gelişim dizisinden bir sapma gösterdiği durumlar dikkate alınmalıdır.

Dil Gelişiminde Dönemler

Dil Gelişiminde Dönemler

I. Dönem (0-8 Hafta)

Bu dönemde; yeni doğanlar, refleksif ağlama ve hayati solunum yaparlar. Yani, ağızlarını açarlar ve ne geliyorsa çıkarırlar. Bu gelen tepkiler, genellikle anne-babanın ilgisini isteyen çığlık biçiminde yüksek sesli ağlamalardır. Bu ağlamayı göz ardı etmek güçtür, hatta acı vericidir. Bireysel farklılıklar olsa da, bu ağlamalar tipik olarak kısa, hızlı ve patlama şeklindedir. Kimi bebekler göreceli olarak daha sessizdir; diğerleriyse sürekli ağlıyor gibi görünürler. Kimileri çığlık şeklinde, yüksek sesli ağlamalara sahiptir, diğerleriyse sessiz ağlarlar. Bebekler ayrıca, anne-babalarına sanki bebek iletişim başlatmak istiyormuş gibi tepki verebilecekleri geğirme, öksürme ve hapşırık gibi sesleri çıkarırlar.

II. Dönem (8-20 Hafta)
Bu dönem, bebeklerin kendi ses çıkarma organları üzerinde, gittikçe artan oranda kontrol kazandıkları bir dönemdir. Ağlama ayırt edici hale gelir ve böylece anne-babalar, açlık, rahatsızlık, istek gibi farklı tür ağlamaları , birbirinden ayırt etmeye başlar. Ağlama patlamaları, giderek daha katlanılır ve genellikle daha az sıklıkla oluşmaya başlar. Bu dönemin sonundan itibaren, bebeklerin çoğu gığıldama sesleri çıkarmaya başlar. Bunlar anne-babalar tarafından sıklıkla keyif sesleri olarak yorumlanan, ünlü-benzeri (aaa, ooo) ifadelerdir. Bu aşamada birçok bebek kahkaha atmaya da başlar.
III. Dönem (16-30 Hafta)
Bu dönem sesli oyunlarla karakterize edilir ve ses mekanizması üzerinde sürekli kontrol bulunan bir dönemdir. Ünlü sesler bebeğin ses dağarcığına girmeye başlar. Bunlar daha önce gözlenen gığıldama seslerine eklenebilir. Bu dönemin sonundan itibaren, bebek babıldama olarak adlandırdığımız ünlü ve ünsüz seslerin birleşiminden oluşan heceleri çıkarmaya başlar.



IV. Dönem (25-50 Hafta)
Bu dönem, gerçek hece tekrarı aşamasıdır. Bebek ba ya da ma gibi ünlü ve ünsüz bileşimlerini çıkarır. Bu dönemin sonundan itibaren bu ünlü-ünsüz bileşimleri, perde ve tonlaması sık sık değişen uzun diziler (ba ba ba) halinde tekrarlanır.


V. Dönem (9-18 Ay)
Çocuğun hece tekrarı gittikçe karmaşık hale gelir. Ünsüz seslerin sınırları genişler. Birçok çocukta jargon ortaya çıkar. Bu, dile çok benzeyen bir ses çıkarma tipidir. Çünkü, buradaki ses ve tonlama, dile oldukça benzer. Başka bir odadan dinlenirken bebeğin gerçekten konuştuğu düşünülebilir. Çünkü, bu ses dizileri cümlenin ses özelliklerini taşır.
V. Dönem gerçek diş üretimine geçişi işaret eder. Bu yaş, anne-babaların, ilk sözcüklerin çıkarıldığını saptadıkları yaştır. Bunlar bazen jargon konuşması içerisinde duyulur. Sözcükler bazen net olarak çıkarılır; fakat daha sonra günlerce ya da haftalarca duyulmaz. Bazı çocuklar, tutarlı bir anlama gelen ve ünlü-ünsüz bileşimleri olan kalıp sözcükler kullanabilir. Örneğin, çocuklardan birisi, isteğini anlatmak için, sözcük yerine geçen na bileşimini kullanabilmektedir
Çocuğun Konuşmayı Öğrenmesine Yardımcı Olacak İpuçları
Çocukların konuşmayı öğrenmesi çok karmaşık bir süreçtir. Bu aşamada ailenin katkısı da çok önemlidir. Bu konuda bazı öneriler verilebilir:
• Çocuğunuza konuşmak için zaman ayırın. Onun yaptıkları ya da kendi yaptıklarınız hakkında sohbet edin.
• Onunla konuşurken sıranızı bekleyin; bir şey söyleyin ve size yanıt vermesine fırsat tanıyın.
• Günde en az bir saat, onunla yüz-yüze konuşmak için zaman ayırın.
• Odadaki TV, radyo, video, müzik ve bilgisayar oyunları gibi gereksiz seslerin olmadığı ortamda iletişimi deneyin.
• Az konuşmanın çocuğunuzun sizinle konuşmasını zorlaştıracağını unutmayın.
• Konuşurken çocuğunuza bakın ve size dikkat ettiğinden ve dinlediğinden emin olun.
• Çocuğun ifadesinde kullandığı yanlış sözcükleri, "yanlış kullandın" gibi uyarmalar yerine, doğru model olarak, kısa cümle içinde tekrar etmeniz uygun olacaktır.
• Dilin, iletişim için gerekli olduğunu ona hissettirin. İşaretle ya da nesnenin ismini söylemeye çalışarak, bir şey istediği zaman; örneğin "Süt mü istiyorsun?" gibi yönergelerle, ona hem uygun konuşma modeli olun hem de istediği nesneyi vererek kendisini ödüllendirin.
• Çocuğunuzun her sözcüğü söyleme çabasını övgü ile pekiştirin.

Dil ve Konuşma Problemleri Ne Tipte Olabilir?

Dil ve Konuşma Problemleri Ne Tipte Olabilir?

Dil gelişiminde neyin normal olabileceği konusunda, çocuktan çocuğa çok farklılıklar olabilir ve çok az çocuk şemamızdaki aşamaları gösterir.
Dil ve konuşma problemleri pek çok değişik biçimde ortaya çıkar ve çocuklar, bir ya da birkaç problemi eşzamanlı yaşayabilirler. Örneğin; hangi nedenle olursa olsun, gecikmiş problemi olan bir çocukta, aynı zamanda artikülasyon sorunu da kendini gösterecektir. Aşağıda çocuklarda en sık görülen dil ve konuşma problemleri belirtilmiştir:

• Dili anlamaya ilişkin problemler
• Dili ifade etmeye ilişkin problemler
• Uygun iletişim kurabilme yeteneğinde ilişkin problemler (edimbilim)
• Nörojenik kökenli problemler (yapısal)
• Artikülasyon / Fonolojik problem
• Akıcılık problemi
• Ses bozukluğu.

Aile Ne Zaman Yardım İstemelidir?

Aile Ne Zaman Yardım İstemelidir?

Ne zaman yardım isteyeceğiniz konusunda belirgin bir kural yoktur. Eğer endişeleniyorsanız doktorunuzla konuşmanız gerekecektir.

Endişe nedeni şunlar olabilir:

• Çocuğunuz seslere tepki vermiyorsa.
• Siz ve ailenin diğer üyeleri, çocuğunuzun ne söylediğini anlamıyorsanız.
• Ailenin öyküsünde, bir dil ve konuşma gecikmesi varsa.
• Çocuğunuzun dil gelişiminin ve konuşmasının, aynı yaştaki çocuklara göre belirgin olarak geride olduğunu düşünüyorsanız.

Gecikmiş Konuşmanın Nedenleri

Gecikmiş Konuşmanın Nedenleri

Gecikmiş konuşmaya; disartri, serebral palsy ve diğer nörojenik bozukluklar gibi nörolojik Down sendromu gibi genetik bir problem neden olabilir. Bilinen bir nedene bağlı olmayan gecikmiş konuşma, artikülasyon ya da akıcılık problemleri de olabilmektedir. Bunların yanında, işitme problemleri de gecikmiş konuşmaya neden olabilmektedir. Birçok çocuk, orta kulak iltihabına ilişkin sorunlar yaşayabilir. Ayrıca, çocuğunuz sürekli orta kulak enfeksiyonu çekiyorsa, duymasında ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu da, konuşma çabasını olumsuz yönde etkileyecektir.

Bu türden belirtilerin olması durumunda, öncelikle bir pediatristin çocuğunuzu görmesi ve gerekirse KBB ve odyoloji muayenesi yapılmalıdır. Doktorunuz, çocuğunuza yardım edilmesi gerektiğini düşünüyorsa, genel gelişimiyle spesifik dil ve konuşma özelliklerinin değerlendirilebileceği, varsa üniversitelerin dil ve konuşma bozuklukları birimlerine, yoksa çocuk gelişimi, çocuk ruh sağlığı ya da özel eğitim gibi birimlerine ve özel merkezlere ulaşabilirsiniz. Çok gereksinim duyulmasına karşın, ülkemizde konuşma tedavisiyle ilgilenen kişi sayısı sınırlıdır. Bu kişilere ulaştıktan sonraki aşama, çocuğunuz ve danışmanlık aldığınız kişi ya da birim arasında, düzenli bir terapi programı yapmak olacaktır. Terapinin süresi ve başarısı, problemin tipine ve yanında eşlik eden diğer gelişimsel-yapısal sorunlara göre değişiklik gösterecektir.

Çocuğun Konuşmaya Başlaması Nelere Bağlı?

Çocuğun Konuşmaya Başlaması Nelere Bağlı?

Bir çocuğun konuşmaya başlamasının pek çok etkene bağlı olduğunu söyleyen Klinik Psikolog Çiğdem Çalkılıç, sözlerine şöyle başlıyor: “Dil gelişimini hem alt yapıya ait faktörlerin (genetik belirleyiciler, her açıdan fiziksel sağlık, gelişim, vb.) hem de ailevi\çevresel şartların (annenin sağlığı, anne-çocuk ilişkisinin durumu, anne-baba ilişkisi ve çocuğa karşı tavır-tutumlar) birbirini tamamlayan ilişkisine bağlıdır. Bunlardan bazılarında meydana gelebilecek aksamalar dil gelişimini etkileyebilir. Bu etkenleri sağlıklı bir gidişat içerisinde olduğunu varsayarak 5-6 haftalıktan itibaren dikkati dış dünyaya dönen bebeğin, sosyal gülümseme dediğimiz gülümsemeye başladığını ve bunu yanında sesli ifadelerin geliştiğini görürüz.

Konuşmaya başlamadan önce bebek epeyce hazırlık yapar.bebeklerde cıvıldama, annenin sesine yanıt verir gibi yapma, ses taklitleri dil gelişiminin önemli bir parçasıdır. İlk bebeklikte annenin bu iletişime ve ilişki kurmaya açık olması faydalıdır. Bebeği benimsemek, hazırlıklı olmak, çevreden destek görmek de anne-bebek ilişkisini olumlu yönde etkileyecektir.(Bebeğimiz ve Biz Kasım 2001; syf 37)

Dil Gelişimini Etkileyen Faktörler

Dil Gelişimini Etkileyen Faktörler

Sağlık ; şiddetli ve uzun hastalıklar, çocuğun konuşmasını geciktirebilir. Hastalık nedeniyle başkalarıyla haberleşmesinin kısıtlanması da konuşmasını geciktirir.(Yavuzer,1993;S93)

Zeka ; 2 yaşına kadar çocuğun çıkardığı seslerle zekanın ilişkisinin olmamasına karşın, 2 yaşından sonra dil gelişimiyle IQ arasında sıkı bir ilişki olduğu görüşü ağır basmaktadır. (Yavuzer,1993;S93)

Sosyo-Ekonomik Koşullar ; dil gelişimindeki değişiklikler, sözcük dagarcığının sınırı, dilin doğru kullanılışı ve ifade etme becerisi çocuk büyüdükçe gelişir. Sosyo-ekonomik durumu iyi ailelerin çocukları ergen ve düzgün konuşur. (Yavuzer,1993;S93)

Cinsiyet ; konuşma konusunda erkek çocuklar kızların gerisinde kalırlar. Mc Carthy’e göre ilk yıllarda cinsiyet farkı yoktur ve çocuklar annelerini örnek alarak hecelerler. Ancak bir süre sonra kızlar anneyi, erkekler babayı örnek alır. (Yavuzer,1993;S93)

Aile İlişkileri ; bakımevlerinde büyüyen çocuklar aile içinde büyüyen çocuklara oranla daha çok ağlarlar ifakat daha az hecelerler. Aile bireyleri (özellikle anne) ile çocuk arasındaki sağlıklı ilişkiler dil gelişimini oldukça etkiler. Ailede tek olan çocuk daha çok ve düzgün konuşur. Çünkü tek çocuk annenin ilgi merkezidir. (Yavuzer,1993;S93)

Çocuğun Konuşma Gelişimini Hızlandırmak İçin...

Çocuğun Konuşma Gelişimini Hızlandırmak İçin...

1. Çocuğa sevgi ve huzur dolu bir aile ortamı hazırlayın.
2. Çocuk ile ilgilenin ve ona sevildiğini hissettirin.
3. Çocuğun bedensel ihtiyaçlarına (yemek, uyku, koruma vb.) cevap verin.
4. Çocuk ile yaşı ne olursa olsun sık sık konuşmaya çalışın.
5. Yaşına uygun şekilde onun ile oyun oynayın.
6. Çocuk ile vakit geçirin.
7. Dengeli ve çeşitli beslenmesini sağlayın.
8. Kendi haline kalmasına izin verin.
9. Mümkün olduğunca yaşıtlarıyla oyun oynamasını sağlayın.
10. Çocuğun başka insanlarla da iletişim kurmasını sağlayın.
11. Çocuğunuza hikaye, masal anlatın, ninni söyleyin.
12. Size gönderdiği konuşma ve ses mesajlarına cevap verin.
13. Bir nesneyi eline aldığında, onunla ilgili bir şeyler anlatın.
14. Televizyon karşısında çok uzun süre karmasını engelleyin (0-4 yaş)
15. Onunla konuşurken ses tonunu iyi ayarlayın.
16. İşaretle anlattığı isteklerini onunla konuşarak yönlendirin, isteklerini anlatmasını sağlayın
17. Fikirlerine değer verin, onunla sık sık dertleşin (yaşına uygun olarak)
18. Kendine güvenini artırın.
19. Sık sık sosyal ortamlarda bulunmasını sağlayın.
20. Kalabalık içinde onun konuşmasını teşvik edin.
21. Yaşına uygun bir eğitim almasını sağlayın.
22. Gün içinde belli bir zaman ayırarak onunla resimler üzerinde bol bol konuşun.
23. Yaşına uygun olarak hikaye, masal anlatmasını isteyin.
24. Konuşma zorlukları gördüğünüzde, onun dikkatini konuşmada zorlandığı noktalara
çekmeyin.
(Bebeğimiz ve Biz Kasım 2001; syf 38)

KAYNAKLAR
• Yavuzer, H. (2001). Çocuk Psikolojisi. İstanbul : Remzi Kitabevi
• Yavuzer, H. (1993). Çocuk Psikolojisi. İstanbul : Remzi Kitabevi
• Bacanlı, H. (1999). Eğitim Psikolojisi; Gelişim ve Öğrenme. Ankara : Nobel Yayın Dağıtım LTD. ŞT.
• Bebeğimiz Ve Biz dergisi; Kasım 2001, Sayı 68
• Yavuzer,Haluk. Çocuk Pisikolojisi,Remzi Kitapevi,1996,İstanbul.ss.68-69

İLK ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE DİL GELİŞİMİ ( 2-6 YAŞ )

İLK ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE DİL GELİŞİMİ ( 2-6 YAŞ )

Dil bir iletişim aracıdır. İletişim daha kapsamlı bir terimdir. Hayvanlarda dil yoktur ama işaret ve hareketlerle iletişim sağlanabilir.

Her toplum, iletişim sağlamak ve kolaylaştırmak için nesnel varlıkları isimlendirmiştir.kavram realizmi temsilcileri tümel kavramları kabul ettikleri halde nominalistler bunları bir isim sayarlar. Örneğin kavram realistleri “masa” kavramını kabul ettikleri halde nominalistler, her masa diğerinden farklı olduğu için ayrı ayrı isimlendirilmesi gereğine işaret eder. Başka bir değişle tümel kavramlar yoktur; tekil kavramlar vardır. Nominalistlere göre varlıkları sınıflandırmak az çok keyife bağlıdır. Örneğin insanlarla kuşları aynı grupta (iki ayaklı) yada ayrı grupta sınıflandırabiliriz (uçma özelliği).

Her dilin bir gramer yapısı vardır. Çocuklar ana dillerini gramer yapısını bilmedikleri halde, ortalama üç yaşına doğru öğrenirler çünkü cümleleri parça parça değil bütün olarak algılarlar.
Beynin sol yarım küresinde konuşma alanı vardır.bu alanda herhangi bir örselenme olursa konuşma eylemi gerçekleşmez. Çocuklarda dil gelişimi ile birlikte bilinçsel ve hareki gelişim arasında bir ilişki vardır. Konuşma ve yürüme birbirine eş yada yakın zamanda olur (12-15 ay arası ) çocuklar öncelikle sesli harfleri kullanırlar. Temel gereksinimlerini ifade edebilmek için konuşmak zorundadırlar. Kelimeleri öğrenirken bir takım koşullanmalar olur. Böylece çocuk ayırt etmeyi öğrenir. Bazı kelimeleri duygusal yükler yüklenir.

Çocuklar ilk kelimeleri 12-15 ay arasında kullanırlar ve devamlı olarak tekrarlarlar. İlk kelimeler genellikle isimlerdir. Zamirler en sonra ortaya çıkar başlangıçta cümleleri kelimelerle ifade ederler; örneğin çocuk “su” dediği zaman, “bana su ver” demektedir. Çocuklar “ben” zamirini daha önce ve daha çok kullanmaktadır. “sen ve o” zamirlerinin kullanılışı toplumsallaşma belirtisidir. Dilin doğru bir aksamla konuşulması ergenlik çağına kadar alınan eğitime bağlıdır. Sonradan değişme olanağı güçtür.

Dil gelişiminin sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel koşullarla, cinsiyetle, zeka ile ve anne-çocuk etkileşimi ile büyük ilişkisi vardır. Üstün sosyo-ekonomik ve kültürel ortamlardaki çocuklarda dil gelişimi daha fazladır. Cinsiyet farkları bakımından dil gelişimi kızlarda, erkeklerden daha fazla, matematik yeteneği bakımdan ise daha geridir. Eşit yumurta ikizlerinde eş duyum nedeni ile, dil gelişimi diğerlerine göre daha geridir.

Çocuklarda bazı duygusal çatışmalar, korkular ve beyindeki örselenmeler nedeni ile konuşma bozuklukları meydana gelmektedir. Histerilerde psikolojik nedenlere bağlı olarak ses kısıklığı şizofrenide ise konuşma hali karakteristiktir.

Kekemelik ise daha çok psikolojik nedenlere bağlı (çocuklardaki ani ve şiddetli korkular ) olarak oluşmaktadır. Bazen çocuğun gördüğü kötü bir rüyadan sonra kekemelik meydana gelmektedir. Çoğunluğu bir süre sonra geçer. Kalıcı olanlarda ise eğer çocuk kekeme olduktan sonra ailesi üzerine fazlaca düşmüşse, çocuk bunu bilinç altı bir savunma mekanizmasıyla ailesine karşı kullanarak iyileşmeye karşı direnebilir. Bazen hafif bir elektrik şokuyla iyileşme görülebilir.
( Ankay,1992 ; ss 60.61 )

Aynı zamanda dil gelişimi öğretmenler açısından oldukça önemlidir. Çünkü, sınıflarda cereyan eden iletişimin önemli bir kısmı sözel iletişimle yani dille ilgilidir. Öğretmen ve öğrencilerin konuşması kitap okuma, tahtaya yazı yazma vs. hep dile bağlı olan şeylerdir. Diğer kısmı ise sözel olmayan iletişimdir. Jestler ve beden hareketleri, göz teması, mekanın kullanımı, yüz ifadeleri ses değişimi sözel olmayan iletişim yollarıdır. Öğretmenlerin çocuklarla sağlıklı iletişim kurabilmeleri için sınıf içerisinde olup biten sözel iletişim hakkında bilgi sahibi olmaları gerekir.
( Selçuk, 1996 ; s 78 )

Eğitim Bilimlerinde İletişim

Eğitim Bilimlerinde İletişim

İletişimin en önemli aracı konuşmaktır. Konuşma, bebeğin bilinçsel ve dil gelişimine dayanır. Bebeğin iletişimi ilkin konuşmaya hazırlıkla başlar sonra konuşulanı anlama gelir. Bebek dil olgunluğuna ulaşmadan konuşamaz.

Konuşma olgunluğuna ulaşma yaşında bireysel farklılıklar vardır. Bebek, 12.-18. aylar arasında konuşma olgunluğuna ulaşabilir. Ama bir bebeğin, doğal olarak en geç ikinci yaşının sonuna dek konuşma olgunluğuna ulaşması beklenir. Erkek bebek, kıza bakarak biraz geç konuşabilir.
Bebeğin anlamını bilerek kullandığı ilk söz 11. ay dolayında görülür. Bebeğin 1. yaştan önce çıkardığı ba-ba, da-da, de-de, ma-ma gibi ses yinemelerini çevresindekiler anlamlı sanırlar. Bebek, 9. ay dolayında, sıksık duydugu bir yada iki heceli sesleri öykünerek yineleyebilir. Ancak bu yineleme bebeğin bu sözleri anlamlı olarak kullandığını göstermez.

Bir yaşından sonra bebeklerin, yürümek için çaba göstermesi yüzünden konuşmalarında duraklama görülür. Bu duraklama geçicidir. 18-20 aylık bebekler, kullandıkları sözcük sayısını giderek arttırırlar. Bir araştırmaya göre ortalama olarak 12 aylık bebeklerin 3; 15 aylık bebeklerin 19; 18 aylık bebeklerin 22; 21 aylık bebeklerin 118; 2 yaşına varmış bebeklerinde 272 sözcüğü anlamlı olarak kullanabildikleri görülmüştür.

Çocukların konuşulanları anlamaları ve sözcükleri kullanmaları yetiştikleri ortama göre azalır çoğalır. Ayrıca birinci yaşın sonuna doğru bebeklerin ön süt dişlerinin çıkması ve katı yiyecekleri yemeye başlamaları konuşmalarına yardımcı olur.

İki yaşından önce bebeğin kullandığı tümceler tek sözcüklüdür. Bir adı yada fiilin söylenmesi onun isteğini belirtir. İki yaşına doğru tümcelerdeki sözcük sayısı 3-4 olur. Başlangıçta bazı sözcüklerin takıları ya bozuktur yada zaman takıları yoktur. Bebek, “gel” der ama “geldim”, “geleceğim” demekte zorlanır.

İki yaşından sonra çocuğun sözel etkinlikleri artmaya başlar. Çocuk, çevresinde bulunan varlıkların yalnız fiziksel durumunu değil anlamlarını anlamaya başlar. 2-4 yaş arasındaki çocuk kimi kez bir varlığa değişik anlamlar verir. Bir erkek çocuğunun, bir tahta parçasını tabanca gibi bir sopayı at gibi kullandığı; bir kız çocuğunun bebeğine canlı imiş gibi davrandığını onunla konuştuğu görülebilir. Dört yaşına doğru, çocuğun tümcelerindeki sözcük sayısı altı sekize kadar yükselir. Çocuk, sözcüklerin takılarını doğru olarak koymaya başlar. Çocuğun, giderek tümceleri söz dizimine uyar; konuşkanlığı artar; soruları daha anlamlı olur.

Üçüncü yaştan sonra çocuk, bir olayı anlatırken, imgelem gücüne dayanarak olaya eklemeler yapar. Üç altı yaş arasındaki çocuk ,görmediği bir olayı ve varlığı görmüş gibi, imgelediği ile gerçeği birbirine karıştırarak anlatılır. İmgelem gücüne dayanan öyküler yaratmak, okul öncesi çocuğunun doğal davranışıdır. Çocuk sürekli soru sorar, başlangıçta sorduğu sorunun yanıtı ile ilgilenmez; sorularının yanıtı ile ilgilenme 5-6 yaşına doğru başlar. 4 yaşına doğru çocuk bir iki üç ile az ve çok sözlerini anlamlarını bilebilir. Ezberletildiğinde de dörtten yukarı sayıları doğru olarak birer birer sayabilir.

İlk çocukluk evresinin ilk yaşlarında, çocuğun konuşmasının yönü, kendisinedir. Günlük gereksinimlerini sağlamak için başkasına yönelttiği konuşmasının dışında karşıdakinin dinleyip dinlemediği çocuğu pek ilgilendirmez. Çocuğun bu durumu, yavaş yavaş azalarak, 5-6 yaşına kadar sürer bu yaşlardan sonra, çocuğun konuşması ile başkasını etkilemeye; onun kendisini dinlemesi ile ilgilenmeye başladığı görülür. Çocuğun konuşmasının yönü kendisinden başkasına kaymaya başlar.

Kimi çocuk, dördüncü yaşı dolayında konuşma bozukluğu bozukluğu geçirir. Çocuk, konuşmak ister ama sözcüklerini bulamaz;kekelemeye benzer sesler,heceler çıkarır; dil sürçmesi,duraklama, tıkanma,takılma gibi durumlar gösterir; düşünmesi ile konuşması arasındaki eş düğümün bozuk olduğu kanısını verir. Bu durum doğaldır.bir süre sonra çocuk, bu engelini kendiliğinden aşar.

Okul öncesi basamağının sonuna gelindiğinde çevresel engeller ve sağlık sorunları olmadığında çocuklar temel eğitim programının gerektirdiği düzeyde dil gelişimlerini gerçekleştirirler. Çocuklar, temel eğitim programına gerekli olan sözcük dağarcıklarını da tamamlarlar.
( Basaran ,1998 ; ss 81.82 )

KAYNAKLAR
(BASARAN,İBRAHİM ETHEM,1998,ANKARA,GÜL YAYIN EVİ)
(ANKAY, AYDIN, 1992, ANKARA, TURHAN KİTABEVİ)
(SELÇUK, ZİYA, 1996, ANKARA, ŞAFAK MATBAACILIK)

İLK ÇOCUKLUKTA DUYGUSAL GELİŞİM

İLK ÇOCUKLUKTA DUYGUSAL GELİŞİM

Dışarıdan, iç dünyamıza etki eden veya içimizden gelen duyguların bize hoş gelip gelmemesi halidir. İnsan çevresiyle etkileşim halinde iken az ya da çok elem veya haz içindedir.

Çocukların temel gereksinimlerinin karşılanmaması onlarda çeşitli duyguların doğmasına neden olur. Gereksinimleri karşılanmış çocuk mutludur.

Duygusal tepkiler öğrenme ve olgunlaşmayla birlikte farklılaşır. Saldırıya yönelten duyguların gelişimi, bebeğin doğumuyla ile başlar.