21 Aralık 2009 Pazartesi

Çocuğun İşe Giden Ebeveyn Arkasından Ağlaması

Çocuklar genelde işe giden anne-babaların arkasından ağlarlar, ellerinden ne gelirse yaparlar evden gitmemeleri için. Bu durumda çocuğun yaşı da önemlidir ancak aşağıdaki tavsiyeler uygulanabilir;

- Çocuğa her zaman net olunmalıdır. Çocuğu annesi, babası, anneannesi, nenesi, dedesi, halası yanında görünmeden terk etmek mantıklı değildir. Çocukta güvensizlik nedeni olacaktır. İlerisi için kötü olabilir.

- Çocuğa neden gidildiği anlatılmalıdır. Anlatılamıyorsa da gizlice olmamalıdır gidiş, alıştırılmalıdır bir şekilde.

- Ne olursa olsun gizlice yapılan işler iletişime zarar verir, güvensizlik yaratır. Sadece bu konuda değil her konuda bu yöntem tercih edilmemelidir.

Öğretimde de aynı konular geçerlidir... Net olunmalıdır. Sigara kötüdür diyip sigara içilirse çocuğun gözü önünde bu da güven zedeleyecektir.

16 Ekim 2008 Perşembe

Yargıları Şişelemek

Yargıları Şişelemek
Küskünlükler genellikle bir yargıyla başlar: "Kız kardeşim eşeğin teki, her zaman odayı dağınık bırakıyor"; "Annem beni asla öteki çocuklar gibi uyandırmıyor"; "Babam bizi düşünmüyor, yaptığı tek şey futbol oynamak". Aile yaşamı "kötü" ya da "yanlış" türünden yargılar içerdiği zaman gücenme meydana gelir. Kızdığınız bir aile ferdine bir hükmü ilan etmek yerine, bunu bir kâğıda yazın ve bir şişeye koyun (herkes aynı şişeyi kullanabilir). Ağzı dar bir şişe en iyisidir, çünkü o zaman yargılarınızı dışarı çıkartamazsınız. Yargınızı şişenin içine koyarken, bunu düşünmek üzere bir kenara koyduğunuzu farz edin. Genellikle birkaç gün içinde aklınıza başka bir gerçek gelir ve vardığınız hükme farklı bir açıdan bakarsınız. Yargınızla ilgili olarak bir hafta sonra gene aynı şeyi düşünüyorsanız, özenli bir şekilde hakkında hüküm verdiğiniz kişiyle konuşun.

Gerçek Çanı

Gerçek Çanı

Kendinize karşı dürüst olmak zihninizi bazı şeyler hakkında neler hissettiğinize açmaktır. Bir şey gerçekse, "Öyle mi!" duygusuna yol açar. Kimi zaman bu "Öyle mi!" biraz acıtır ya da davranışınızı değiştirmeniz gerektiğini düşündürür; bu iyidir. Şimdi oynayacağımız oyun gerçeğin çanını duymanın ne anlama geldiğini gösterecektir. Bir çan ve kartlar edinin. Her kartın üzerine şunları yazın:
• Aileme yeteri kadar zaman ayırmıyorum.
• Dikkate alınmadığımı sanıyorum.
• Evdeki ihtiyaçlarım karşılanıyor.
• Kendimden hoşnutum.
• Aileme daha fazla katkıda bulunmak isti¬
yorum.
• Kimi zaman herkesten kaçmak istiyorum.
yor.


• Burada kendimi önemli hissetmiyorum.
• Gerektiği kadar birlikte olamıyoruz.
• Burada beni kimse ciddiye almıyor.
• Ailemizin durumu sürekli iyiye gidiyor.
• Daha sık bir araya gelmeliyiz.
Siz de farklı durumları düşünüp bunları kartlara yazabilirsiniz. Kartları ters çevirin. Herkes bir kart seçsin ve yüksek sesle okusun. Biraz durup gerçeğin "Öyle mi!" çanının çalıp çalmadığını düşünsün. Çan herkesin ulaşabildiği bir yerde dursun. Gerçeğin çanının çaldığını düşünen kişi uzanıp çanı çalsın. Oyun bittikten sonra daha önce farkına varılmamış olan bazı duygulan fark etmenin nasıl bir şey olduğu üzerine konuşun.

Gerçek Duyguları Ön Plana Çıkarma

Gerçek Duyguları Ön Plana Çıkarma

Bir şey hakkında hüküm vermekle duygulan ifade etmek arasında fark vardır. Gerçek duygular ifade edildiğinde genellikle, "sevdim", "sevmedim", "istiyorum" veya "istemiyorum" gibi sözcükler kullanılır. Bir hüküm, bir şeyin iyi ya da kötü olduğunu belirtir. "Yemek berbattı" bir yargıdır.

"Bezelyeyi sevmiyorum" bir gerçek duygudur. İnsanlar gerçek duygularını birbiriyle paylaştığında kendilerini daha yakın hissedebilir, çünkü duygular yüreğin içindeki-ni ortaya koyar. İnsanlar hüküm verdiğinde bu yakınlık kaybolur, çünkü yargı o kişinin dışındaki bir şeyi ifade eder. Bir şeyi dürüstlükle söylemek istediğimizde, bunu yargı yerine duyguyla ifade etmek önemlidir.

Herkesi toplayın ve şu oyunu oynayın: Konuşmak üzere bir konu seçin. Eviniz içerden ve dışardan nasıl görünüyor? Herkes "seviyorum", "sevmiyorum", "istiyorum" ya da "istemiyorum" diyerek gerçek duygularını paylaşsın. Bir süre sonra hükümler vererek sohbeti herkese yöneltin. Bu iki iletişim tipi arasındaki ses tonu farkı üzerine konuşun. Bundan sonra herkes birbiriyle iletişim kurduğunda hüküm vermek yerine gerçek duygularını ifade etmeyi denesin.

Çocuğun Gerçeği Utanç Vericiyse

Çocuğun Gerçeği Utanç Vericiyse
Anne ve babaların çoğu saçı yeşil boyalı kişiyi sessizce süzen, birisine "Neden bu kadar şişmansın?" diye soran ya da "O adam çirkin" diyerek gerçeği söyleyen çocuklarının yarattığı utancı yaşamıştır. Çocuklar bunu doğallıkla yapar ve yetişkinlere oranla gerçekle daha fazla uyum içindedir ve gerçeği daha fazla merak eder. Bu nedenle kendilerini kötü hissetmemeleri gerekir. Bu çocuğun dünyayı gözlemleme ve öğrenme tarzıdır. Oturup çocuğunuza küçükken anne ve babanızın utanmasına neden olan anılarınızı anlatın. Size bu öyküler hakkında sorular sorsun; ne kadar dürüstlükle yanıt verdiğinizi tespit edeceksiniz. Bu hikâyelere dayanarak, yapılan yorumlar sonucunda o kişilerin neler hissedebileceklerini tartışın. Son olarak ona, düşündüğü her şeyle ilgili dürüst olması gerektiğini, ancak bir başkasını incitmemek için bunu yüksek sesle veya o kişinin önünde ifade etmemeye dikkat etmesi gerektiğini söyleyin.

Olduğu Gibi Anlatmak

Olduğu Gibi Anlatmak
Çocuklar bir şeyi anlatırken allayıp pullamaya bayılır. "O kötü kız defterimi karaladı" (gerçekte kızın kalemi kazara sayfaya dokunmuştur); "Beslenme çantamda ne varsa, hepsini o yedi" (gerçekte artanları yemiştir); "Sınıfın en aptalı benim" (gerçekte sadece sınavdan en iyi notu ala¬mamıştır). Çocuğunuza bir şeyi olduğu gibi anlatmakla allayıp pullamak arasındaki farkı göstermek için onunla Şip Şak oyununu oynayın. Zihnimiz gün boyunca bir dizi durumun fotoğrafını çeker. Gözler mahsuscuktan kamera olsun. Evdeki herhangi bir şeye bakın ve sonra göz kırpın. Herkes Şip Şak'ını mümkün olduğu kadar olduğu gibi anlatsın; sonra da allayıp pullasın. Evdeki herhangi bir şeyle ilgili Şip Şak üzerinde konuştuktan sonra herkesten o gün okulda ya da işte olup bitenlerden akıllarında kalan bir şeyi aktarmasını isteyin. Artık çocuğunuz size biraz abartılı gelen bir hikâyeyle geldiğinde, bunun bir Şip Şak'ı bulunup bulunmadığını sorabilirsiniz.

Dürüstlüğü Ödüllendirin

Dürüstlüğü Ödüllendirin
Çocuk size yanlış yaptığı bir şeyi aktardığında dürüstlüğü nasıl ödüllendirirsiniz? Çoğu kez anne ve babalar dürüst davrandığı için çocuğu övdükten sonra bir ceza verir. Bu çocuğu bir dahaki sefere cezadan kurtulmak için doğruyu söylememeye yöneltir. Önemli olan çocuklara yaptıkları şeylerin sorumluluğunu üstlenmeyi öğretmektir. Bu, size doğruyu söyledikten sonra onları yaptıkları şeyi düzeltmek için neler yapabileceklerini düşünmeye sevk etmek anlamına gelir. Dürüstlükle yapılan itiraflardan sonra şunun gibi bir şey söyleyin: "Bana doğruyu söyleyebildiğin için memnun oldum. Durumu düzeltmek için neler yapabileceğinle ilgili biraz düşün."